Koronavirüs tüm hızıyla dünyayı etkilemeye devam ediyor. Çin’de başlayıp neredeyse bütün ülkelere yayılan bu illet, Avrupa’da özellikle İtalya, İspanya ve Almanya’yı çok sarstı.
ABD ise koronanın etkisini derinden hissetmeye başlamış durumda. Ve bu etki daha da derinleşecek gibi.
Diğer yandan da etkilenen Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerin verilerine güvenmek yerine şüphe ile bakmak gerekiyor.
Bazı ülkeler ise imkansızlıktan testlerini yapamıyorlar.
Korona salgının ülkeleri etkileyen farklı boyutları da dalga dalga gelişmeye devam ediyor. ABD sınırsız dolar basarken, farklı eyaletlerinden farklı hareketlenme haberleri yayılıyor.
Bazı şehirlerin sokaklarında askeri araçlar boy vermeye başladı. İtalya ve Fransa’da ordu sokaklara inmiş, kontrolü onlar sağlıyor. Peki bu ülkelerin polis gücü yeterli değil mi? Ya da neden… ?
Bu salgının tam olarak ne zaman biteceği bilinmiyor. Herhalde küresel gayeye ulaşmak için kat edilmesi gereken yollar aşıldıktan sonra bitecektir. Ancak hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı da kesin gözüküyor.
Gelin bir de koronavirüse Türkiye tarafından bakalım. Kim ne derse desin, isteyen istediğini söylesin, isteyen isteği şekilde eleştirsin, ben her zamankinden daha güçlü söylemeye devam edeceğim. TÜRKİYEM SEN ÇOK BÜYÜK BİR ÜLKESİN….
Öyle denildiği gibi 1000 yıllık geçmiş değil, ta Orta Asya’dan, Kafkasya’dan, Çin Seddi sınırından bu yana gelen binlerce yıllık birikimi, İslamla tanıştıktan sonra su verilmiş çelik gibi inancı ile dimdik ayakta kalan bir ülkedir Türkiye. İnşallah hadislerde belirtildiği gibi kuzeyden gelen kurtarıcı da olacaktır.
Bu yazdıklarımı hamaset olarak kimse de değerlendirmesin. Dünya ülkelerinde olup bitenlere tarafsız gözle bakınca bu daha iyi anlaşılacaktır. Hiçbir evladını yurt dışında bırakmayan bir ülkeyiz. Bırakın o ülkelerde kalsın diyenler de oldu. Oradaki insanların bir yakınımız olduğunu düşünürsek, bu ifadeyi ortaya bırakmak hiç de kolay olmayacaktır.
Türkiye’den nefret ettiğini söyleyip, kaçıp gidenler gördüler ki insanına şefkatle yaklaşan bir devlet baba var burada.
Bizlere çocukluğumuzdan beri örnek gösterdikleri demokrasi havarisi ülkeleri de gördük. Dünyanın en demokrat ülkesi olarak yere göğe sığdırılamayan ABD, İngiltere, İtalya ne kadar demokrat olduğunu insanlarını eşit koşullarda ölüme terk ederek gösterdiler. Şimdi de salgınla baş edemiyorlar.
Ülkemizde de günden güne vaka sayısı, can kayıpları artıyor. Sağlık Bakanımızın 23 Mart’taki son açıklamasıyla beraber vaka sayısı 1529 ve yaşamını yitirenler ise 37 kişiye ulaştı. İnşallah bu rakamlar fazla artmadan salgının önüne geçeceğiz.
Evet, ülke içinde kişisel ihtirasları dolayısıyla sürekli eleştiren bir kesim var mı, var.
Sürekli olumsuzluk yayanlar var mı, var.
Her daim fırsat kollayıp, işte şimdi gidecekler diye el ovuşturanlar ve bunu bir de sağlık üzerinden bekleyenler var mı, var.
Şunu yapmadın, bunu yapmadın… Şöyle yapsaydın böyle olurdu… Neden geç kaldın, sizden de bu beklenir diyenlerde fazlasıyla mevcut. İnsanlarımıza gereksiz korku salarak küresel operasyonun değirmenine su taşıyanlar da çok fazla. Ancak tüm kontrolü elinde olan ve bir an olsun tedbirlerini bırakmayan bir Türkiye de var.
Devletin kocaman bir organizasyon olduğunun farkında değiller herhalde. Hatalar olabilir, geç kalmalar olabilir. Sonuçta hepimiz insanız. Ancak devlet denilen bu organizasyon, koronavirüs salgınını bütün dünyayı izleyerek güzel bir şekilde yönetmektedir. Gerekli uyarıları da yapmaktadır.
Yapılan uyarılara insanlarımızın riayet etmedikleri görülüyor. Devletimizin bütün yetkilileri televizyonlar, gazeteler, sosyal medya araçlarıyla sürekli önlemler konusunda uyarıda bulunuyorlar. Destek olmalıyız.
Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca, diğer kurumlarımızın katkılarıyla gecesine gündüzüne katarak bu salgını en hafif şekilde atlatmak için mücadele ediyor.
Bu salgını birlikte atlatmanın yolu birlikte mücadele etmektir. Kıyıdan köşeden izleyenler de bu mücadeleye katılsınlar. Her bireyin kendine göre birilerine ulaşma fırsatı vardır. Kendimizle birlikte milletimizi bu salgından kurtarabiliriz. Yazıyı Bakanımızın sözleriyle bitiriyorum.
“BÜYÜKLERİMİZE SESLENMEK İSTİYORUM: Bu toplumun sizin hayat tecrübenize ihtiyacı var. Evlatlarınızın vereceğiniz tavsiyelere ihtiyacı var. Torunlarınızın sevgi ve ilginize ihtiyacı var. Bunları hastayken yapamazsınız. Hayatınızı riske atmayın. Tedbirlere uyun.” HAYAT EVE SIĞAR.
Mücadele şeklimizin parolası TEK TEK, HEP BİRLİKTE! Tedbirleri her birimiz TEK TEK uyguluyoruz. Şahıs şahıs yaptıklarımızı bütün bir Türkiye, 83 Milyon HEP BİRLİKTE yapıyoruz. Yalnız değiliz. Bir araya gelmeden birlikteyiz.”