Sokaklar, siteler, apartmanlar, kamu binaları kokuyor


Akdeniz Manşet Genel Koordinatörü ve yazarı Şifa Çiçek, 8 Eylül’de güzel bir öneriyle birlikte sokak hayvanlarıyla ilgili bir yazı kaleme aldı. Daha önce ben de yazdım. Yeniden yazmak istedim. Çünkü bu durum gerçekten bir sorun ve boyutları artarak devam ediyor.

Bu hafta itibariyle okullar başladı. Okullara yakın ikamet edenlerin çocukları kendi başlarına gidebiliyorlar. Çocukların büyüklüklerine bakmadan tehlike altında olduklarını söyleyebiliriz. Nasıl olmasın ki?

Parkların içerisinde bir sürü kedi, köpek var. Yol boyunca mutlaka rastlanıyor. Bazıları yanlarından geçenlere havlıyor, bazıları da sessizce yatıyor. Hangisi ne zaman tepki verecek çocuklar nereden bilsinler?

Kış ayları yaklaşıyor. Hava erken kararacak ve gençlerimiz okullarından, kurslarından gelecekler. Akşam karanlığında yürüyen kadınlarımız ya da köpeklerden korkan insanlarımız tehlike altında olacaklar.

Köpekler ısırmasalar bile çocukları korkutsa, yola fırlamak durumunda kalsalar ve kaza geçirseler, sebebi kim olacak?

Bu köpeklerin kuduz aşısı olduklarını düşünüyoruz. Öyle de olabilir. Ya aşı olmayan bir köpek çocuklarımızdan, insanlarımızdan birisini ısırırsa ne yapacağız? Geçtiğimiz günlerde böyle bir haber ile karşılaştık. Bu arada şehrimizde kuduz vakası var mı, merak ediyorum.

Yürüyüş parkuru yapılan, çocuklar için tasarlanan parklarda kedi ve köpek pisliğinden geçilmiyor. Böyle dinlenme alanları olabilir mi?

Birkaç ay önce kendi çocuklarım bir köpek havlamasıyla yanıma koştular. Ben olmasaydım, yola fırlasalardı ve bir araç çarpsaydı, suçlu kimdi?

Antalyamızın her yerinde bu sorunların olduğunu söyleyebilirim. Deniz kıyısından orman içlerine kadar her yerde birçok sahipsiz sokak hayvanı var. Sorun sadece Antalya’da da değil.

Sahipleri tarafından yürüyüşe çıkarılan, parkalara pislettirilenler hayvanlar var. Yolda yürüyorsunuz, bir de bakmışsınız bir pisliğe basmışsınız. Sizlerin hayvanlarının peşine düşüp belediye çalışanları temizlik mi yapacak?

Kendini hayvan sever ilan edenlerin savunması belli.

-Hayvanı sevmeyen insanı sevmez.

-Onlar zavallı, onlardan ne istiyorsunuz.

-Hayvanlardan kimseye zarar gelmez, falan filan…

Hayvanları seviyorum. Köpek de besledik, kedi de. Ancak kimseye zarar vermeyecek ortamlarda önlemlerini de aldık. Herhangi bir hayvan düşmanı da değilim. Hayvanı sevenleri de seviyorum, insanları da seviyorum.

Kıymetli hayvan seveler. Parklarda olan pis kokular; sitelerimizde, site oyun alanlarında, apartman girişlerinde yaşanmaya başladı. Pek çok yerde asansörlerde hayvan çişlerinden koku şikayetleri var. Yaşadığım yerde, bina girişinde 2 köpek, 4 kedi var. Her yerde yem var. Ve tabi pislikleri. Site yöneticileri tepkiden korktukları için bir şey yapamıyorlar.

Hepsinden önemlisi ve daha da imaj bozucu olanı, bazı kamu kurumu binalarının hali. Bir günün önemli bir bölümünü hayvan peşinde geçirenlere verilen maaş bunun için değil. İşi için ödeniyor.

Benim tanık olduğum rahatsız edici durumları yetkililerimiz görmüyor mu? Kamu binaları içinde kedi beslemek, yem ve hayvan pisliği kokusu sağlıklı bir anlayış olmasa gerek.

Benim gözlemlerime göre sokak hayvanları ile uğraşan hayvan severlerin birçoğu kendi yalnızlıklarını, eksik sevgisizliklerini gidermeye çalışıyorlar. Sevgi arayışlarıyla hayvanları doğası dışına çıkarıyorlar.

Sokaktaki hayvanın zararı da düşünülmeli. Bu konuda yetkililerimizi daha duyarlı olmaya çağırıyorum.

Loading

Previous TARIMSAL ÜRETİMDE MALİYETLER HIZLA ARTACAK
Next Gıdayı Yöneten Dünyayı Yönetir