Gıdayı Yöneten Dünyayı Yönetir


Yazının başlığında geçen ifade Henry Kissenger’a ait. Kissenger kim?

Kendimi bildim bileli adını duyduğum, Dünya’da hangi taşı kaldırsanız altından çıkan bir adam. 27 Mayıs 1923 doğumlu. Yani 100 yaşında. Yahudi kökenli. Dünya siyasetine yön veren adam diye biliniyor.

100 yaşında olmasına rağmen geçtiğimiz ay sürpriz şekilde Çin’i ziyaret etti. Herkes ABD-Çin savaşını beklerken o işbaşında. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile görüşürken, “Eski dostlarımızı asla unutmayız” diyor.

Yaşına rağmen görevine devam ediyor. Dünya siyasetine tek başına mı yön veriyor? Elbette hayır. Bir ekip, kadro ya da adına Dünya’yı yöneten 12 aile diyelim, her şey onların dediği gibi ilerliyor.

Kissenger dedenin gıda konusunda söylediği ifade ülkemizde bilinen, söylenen, kendi aramızdaki muhabbetlerde konuştuğumuz konu. Olay sadece Kissenger’in söylemi ile bitiyor mu?

ABD’li zenginler geliyorlar Türkiye’den toprak alıyorlar, biz bakıyoruz. Örneğin Gates.

Mayın tarlaları tarım yapılacak diye temizleniyor, Suriyeliler gelince nedenini anlıyoruz.

Rusya-Ukrayna savaşı ile gıda krizi çıkacak diye hep söyleniyor, biz yine bakıyoruz. Hala Türkiye yanlış yaptı diyenler var. Bunu diyenler Kissenger’in bulunduğu taraftan destek bekliyor.

İklim krizi gıda krizini tetikleyecek deniliyor, biz izlemeye devam ediyoruz. Orman yangınları, silo yangınları, ekin tarlası yangınları bir şey ifade etmiyor.

Bizler hala gıda konusunun tarıma, tarımsal üretime dayanacağını kavrayamadık mı?

Hayır, böyle de değil.

Tarımımız adına bir şeyler yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. “Herkes elinden geldiğini yapmaya çalıştığını göstermeye çalışıyor.” Evet, göstermeye çalışıyor.

Göstermeye çalışmak yerine gereği yapılsa, onlarca yıldır devam eden sorunlar hala devam eder mi?

-Gıdayı, yani tarımı kontrol edenin dünyayı kontrol edeceğini biliyorsak, neden köylerimiz boşalıyor? Neden tarımla uğraşan nüfusumuz yaşlanıyor?

-Köylerimizin gençleri asgari ücretle sükseli şehir hayatı yaşamaya geleceklerine köylerinde tutulamazlar mı?

-Tabi bunun için köylerde yaşamın rahatlaması gerekiyor.

-Köylerde ya da kırsal kesimde verilen eğitimin kaliteli hale gelmesi gerekiyor.

-Eğitimin, sağlık hizmetinin, tarımsal eğitim, denetim ve kontrolün tam olabilmesi için bu alanda görev alanların o bölgelerde ikamet etmesi gerekiyor.

-Tarım sektörüne girdi teminin yerli olması gerekiyor. Tarımsal üretimde geçici değil kalıcı önlemler alınması gerekiyor.

-Tarımsal eğitim veriliyor, dersinin uygulamasını yapmayan bilim adamlarına hala para vermeye devam ediyoruz. Meslek Yüksekokullarında yetiştirdiğimiz teknikerlerin çoğunun toprağa, laboratuvara adım atmadıklarının farkında mıyız?

Böyle diye diye satırları uzatmak mümkün.

Peki Kissenger ya da başka teorisyenlerin söylemlerini bizim insanlarımız nasıl izliyorlar, nasıl değerlendiriyorlar, gerçekliğine akıl erdirebiliyorlar mı? Hatta bir tık ilerisini söyleyelim, üniversite mezunu, okumuş kesim dediğimiz insanlarımız, hatta ünvanlıları bu tür olaylara hangi gözle bakıyorlar?

Gördüklerimin rehberliğinde edindiğim tecrübeye göre komplo diye bakan kesim hiç de az değil. İlgilenmeyenlerin sayısı komplo diyenlerin kat ve kat üstünde.

Emin olalım ki Kissenger gibi Dünya’yı yaşanmaz hale getirenlerin en büyük destekçileri üniversitelerde üretilenlerdir. Bizler ise onların tezgahından geçenlerden filtrelemeden medet bekleyenleriz diyebiliriz.

Kendilerini ülkesine adamış, çok iyi işler çıkaran insanlarımız var. Onların önünde saygı ile eğiliyorum.

Bu satırları okuyanların bir kısmı belki de birbiriyle alakasız sözler gibi algılayabilirler. Düşünülürse hepsinin bir manası var. Daha fazlasını yazamıyorum. Örneğin, devşirilmiş zihniyetlerden (kişi değil) bir şey bekleyemeyiz, deyip devam edebilirim.

Sonuç olarak tarım sektörümüze sahip çıkmalıyız. Tarımımız çok dağınık halde. Tarımımıza sahip çıkarsak Türkiyemiz güçlü olacaktır. Acımasız, yerli ve milli düşüncelerle (küresel şebekeye hizmet edip milliyim diyenlere dikkat) kurulmuş denetim mekanizmasıyla birlikte acil toparlanmalıyız.

Ülkemizde, tarım sektörü üzerinde oynanan oyunları ortaya atanlar, ünvanlı tarımcılar değiller. Ben de dahil hepimiz sayıya dayalı bilimsel faaliyet kıskacında devam ediyoruz.

Hep birlikte, sözde değil özde, tarım sektörümüze sahip çıkmalıyız.

Loading

Previous Sokaklar, siteler, apartmanlar, kamu binaları kokuyor
Next SAKIZ KABAĞI ÜRETİMİNDE SORUNLAR