Tarım sektörüyle ilgili aklıma düşenleri yazmaya devam…
Tarım sektörü ülkemizin en önemli çıkış kaynaklarından birisidir. Bu kaynağı akılcı ve milli çıkarlarımıza uygun olarak kullanabilmeliyiz. Bunu yapabilmenin en önemli yollarından birisi, menfaat peşinde koşanlara göre tarıma yön verilmemesidir.
Türkiye genelinde açık tarla üretiminden, örtüaltına, meyvecilikten sebzeciliğe, hayvancılığa kadar uygun ekolojilere sahibiz. Zengin içeriğe sahip topraklara sahibiz. Doğusundan Batısına, Kuzeyinden Güneyine her türlü tarım ürününü üretebilecek kapasite ve potansiyele sahibiz.
Bu zenginliklerimiz bilindiğinden dolayı Bill Gates dahil birçok zengin toprak sahibi oluyorlar. Ülkemiz sınırları içerisinden toprak satın alınlarından amacı sadece tarımsal üretim değil, düşünceleri var.
Bu olasılığın doğruluk payının yüksek olduğuna da inanıyorum. Bu da topraklarımızın hem tarım açısından hem de stratejik açıdan kıymetli olduğunu gösterir.
Öyleyse tarım arazilerimize sahip çıkmalıyız. Öncelikle satılmasının ve parçalanmasının önüne geçilmelidir.
Bunun için Türkiye’ye göre bir üretim planlaması yapılması gerekiyor. Bu planlamanın ana eksenlerinden birisinin küçük alanlara sahip üreticilerin birleşerek büyümeleri oluşturmalıdır. Hal böyle olunca köylerimiz boşalmayacaktır.
Köylerin boşalmaması için, tarım sektöründe bizzat üretici durumunda olan genç nüfusun olması gerekiriyor.
Günümüz koşullarında tarıma söylemlerin yön verdiğini gözlemleyince, yukarıdaki amaçlara ulaşmanın zor olduğunu hissediyoruz.
Çünkü söylemler menfaatlerden yola çıkıyor. Menfaatten makam, mevki, para, kişisel hırs gibi birçok alanı anlayabiliriz.
Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda bilimi kullanarak tarımı şekillendirmek gerekiyor. Bunun için çok iyi kontrol eden ve yöneten Tarım Bakanlığı çok önemli.
Hemen örneklendirelim.
Bir bölgede meyve bahçesi tesis edilirken, sera alanları genişletilirken, üretici tahılların üretiminden çekilirken, tarım arazileri tarım dışına çıkarılırken vb. durumlarda yatırımcının inisiyatifinden önce ülkemizin stratejisi öncelik olmalıdır.
Geçtiğimiz hafta meyvecilik sektöründe araştırmalar yapan bir Profesör hocamız “Birisi çıkmış yine şu meyve (adını verdi, yamıyorum) şu bölgede (söyledi, yamıyorum) yetiştirilebilir diye açıklama yapmış. Hep şov yapılıyor. Bu alanda araştırma yapan birisiyim. Bu ölü yatırım olacaktır.” dedi.
Yani Türkiye’nin tarımsal gücü bilimle ve stratejiyle değerlendirilmelidir. Söylemlere göre ve dolayısıyla konuşuldukça böyle bir talep var algısıyla oluşacak yönlenme, yap-boza dönecektir.
Tarımsal eğitimde de bilimsel çalışmalarda da azımsanmayacak ölçüde söylemlerin yön vermesinin mevcut olduğunu not etmeliyim.
Ne demiştik?
Türkiye’ye göre, milli çıkarlarımıza göre planlamanın hakim olması gerekiyor.