Yapılan akademik çalışmaların büyük çoğunluğunun Türk Milletinin hizmetinde olmak yerine İngilizce yayın olarak yabancı dergilerde yayınlanması veya raflarda kalması uzun zaman önceki bazı yazılarımda da yer almıştı. Aynı durumu en son katıldığım ve Ege Üniversitesi Rektörü’nün de iştirak ettiği 2.Hasat Uluslararası Tarım ve Orman Kongresi’nde, Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı da gündeme getirdi.
Dekan Prof.Dr. İbrahim Gençsoylu yaptığı konuşmada bazı öneriler sunarak, bilimsel çalışmaların raflarda kaldığı sürece aynı sorunları yaşamaya devam edeceğimizi, araştırma sonuçlarının raflardan indirilerek üreticilerin hizmetine sunulması gerektiğini vurguladı. Sayın İbrahim Gençsoylu hocamızla Dekanlar Konseyi toplantılarından, tarımsal eğitime, bilimsel araştırmalardan fakülte sayısına, isimlerine varana kadar birçok alanda kısa görüş alış verişinde bulunduk. Ayrıca enerjik, konuşkan, düşüncelerini kullanıma sunan bir hocamızla sohbet etmek güzeldi.
Ülkemizde yükseköğrenim hangi yöne gidiyor, hangi yöne gitmeli, gittiği yön doğrumu diye yapılan bilimsel çalışmalara, yetiştirilen yüksek lisans ve doktora öğrencilerine bakmak gerekiyor. Hangi alanda olursa olsun bunun iyi irdelenmesi gerekiyor. Bunun samimiyetle ele alınması gerektiğine inanıyorum. Şahsen kendimi her daim sorguluyorum.
Yüksek lisans için başvuranların hedeflerine bakarsak hiç de sorun giderici durmuyor. Her lisansüstü öğrenci sınavında bunu test ediyoruz. Doktora yapan sayısı ise giderek azalıyor. YÖK’ün hedefleri arasında doktora mezunu sayısını artırmak var. Bu şekilde giden bir sistemde bana göre artırmak pek mümkün gözükmüyor. Bu durumda ortaya çıkacak araştırma sonuçlarının ülkemize ne oranda katkısı olur, tartışılır…
Başka alanlara girerek verilen rahatsızlığın boyutunu artırmak yerine tarım üzerinden konuyu irdeleyelim. Kendim de dahil, yaptırdığımız yüksek lisans ve doktora tezlerinin tarım sektörünün hangi derdine deva oluyor, iyi düşünmemiz gerekiyor. Bu satırlardan güzel çalışmaların olmadığı da anlaşılmasın. Gerçek manada ihtiyaç gideren araştırmalar tabiki var. Birçok araştırma da raflardan inmeyi bekliyor.
Peki bu araştırmalar neden mi yapılıyor? Akademik yükselmeler en büyük amaç durumunda. E tabi ülkemizde kalite denilince SCI ve SSCI yayınlar anlaşılıyor. Yap yayın, al akademik yükseltme. Türk tarımının sorunları devam ede dursun, özel sektör temsilcileri nasıl olsa yurt dışından çözüm buluyorlar.
Yurt dışı demişken, en gözde lisansüstü eğitim ülkesi ABD. Burada eğitim görmüş hocalarımız var ve yabancı dilleriyle hep ön plandalar. Yapıyorlar yayını, alıyorlar ünvanı, istiyorlar ki ABD buraya gelsin. Gelir mi? Mümkün değil. Yükseköğretim yapımız aynı değil. Onlar da doğrudan firmalara ya da başka para kazandırıcı işlere yöneliyorlar.
Konuya geri dönersek; tarımın sorunları ayrı bir yerde, özel sektör temsilcileri tarafından çözüm arayışları ayrı bir yerde devam ediyor. Bilim dünyası da başka bir yerde akademik yükselmesine devam ediyor.
Araştırma sonuçlarının raflarda durmasından yayına çevrilmemiş halini değil, Türkiye’nin ihtiyacına yönelmemiş olması anlaşılmalıdır.
Üniversitelerde araştırmaların yapılması, yapılan kaliteli çalışmaların uluslararası arenada İngilizce olarak yayınlanması, yapılan tezlerin YÖK’e gönderilmesi sorunlarımızın çözümü anlamına gelmiyor. Araştırmaların literatürdeki benzerlerinin kopyası olmak yerine özgün ve ihtiyacı gidermesi üzerine olması gerekiyor. Tarım sektörü başka mecrada, bilim dünyası başka mecrada yoluna devam ettiği sürece çözüm kapısı el kapısı olmaya devam eder.
Sorunun çözümü noktasında elbette bazı görüşlerim var. Ancak önce sorunlarla yüzleşmek ve barışmak gerekiyor. Akademi dünyasıyla ilgili tarihe düşülecek çok fazla notum var. İnşallah katkı koyabileceğim makamlar, mekanlar, zamanlar olacaktır.