BÜTÜN MEMURLAR ÇALIŞTIKLARI YERDE İKAMET ETMELİDİR


Böyle bir yazıya edindiğim tecrübe ve gözlemlerden dolayı yazmaya karar verdim. Yerleşim yeri ilçe de olsa kırsal kesim olarak ifade edilen böyle yerlerde memur kesimi ikamet etmek istemiyorlar. Dolayısıyla götürülen hizmetlerde sıkıntılar yaşanıyor.

Vatandaşlarımızın bir kısmı, hala memurların çalıştıkları yerlerde ikamet etmek zorunda olduğunu sanıyorlar. Halbuki ilgili Kanun maddesi 2011 yılında değiştirilmiş. 2011 yılından önce 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Ek 20.Maddesinde şu ifade yer alıyordu:

Devlet memurlarının görev yaptıkları kurum ve hizmet birimlerinin bulunduğu yerleşme merkezlerinde (mücavir alanları dahil belediye ve köy hudutları içerisinde) ikamet etmeleri esastır.”

Devlet memurlarının görevini aksatmamak kayıt ve şartıyla birinci fıkrada belirlenen hudutlar dışında ikamet etmelerine mensup oldukları kurumun yetkili amirince izin verilebilir.

Bu hüküm 2011 yılında yürürlükten kaldırılmış. Dolayısıyla il merkezlerinden uzakta bulunan yerlerde çalışan memurlar git-gel yaparak kurumlarındaki görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar.

Tam olarak görevlerini ifa edilebiliyor mu derseniz, bana göre hayır. Elbette işini hakkıyla yapanları ayırmak gerekiyor. Ancak suiistimal içinde olanlar diğerlerinin moral ve motivasyonlarını da bozuyorlar.

İl merkezlerinden uzak bir ilçe devlet hastanesinde çalışacak göz doktoru, ortopedist, kadın doğum uzmanı, kardiyoloji ve diğer alanlarda uzman hekim bulmak genelde zor oluyor. Ataması yapılsa bile ilde ikamet edip, gidip gelme şeklinde hastalarına yardım etmeyi tercih ediyorlar. 150 km uzaklıkta bir ilçeye saat 8:30’da ulaşmak için yola çıkılması gereken saat ve hazırlığı düşünürsek pek de kolay bir iş olmadığını kabul etmeliyiz. Yol masrafları da zaten cabası oluyor.

Sadece doktorlar için mi geçerli? Tabi ki hayır. Birçok öğretmen de aynı yola başvuruyor. Yol yorgunluğu ve günümüzün hastalığı stresle birlikte yapılan eğitimin kalitesini değerlendirmeyi uzmanlara bırakalım.

Üniversitelere bağlı fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokullarında da durum farksız. Hatta daha da kötü durumda desek abartmış da olmam. Bir ilçenin kalkınması için okul açma ve benzeri yatırımlar yapılıyor, ancak kimse ikamet etmek istemeyince yapılan yatırımlar anlamsızlaşıyor. Haftanın beş günü çalışmaya devam edildiğini düşünelim diyeceğim, ancak beş gün bu şekilde çalışmaya devam eden kaç kişi vardır bunu düşünelim.

Burada sadece birkaç alana örnek verdim. Durum bunlarla sınırlı değil. Hemen hemen bütün memuriyet alanlarına şık tutmaya çalışıyorum. Git-gel yaparak memurluk yapmak, sadece ilçe merkezilerine de değil. Vardıkları ilçe merkezlerinden köylere de gidenler var.

Bu zorluk memurların tercihi, eğer ihmal söz konusu olursa yaptırımı vardır denilebilir. Denilir denilmesine de yaptırım uygulanabiliyor mu ya da neden sonuç alınamıyor?

Eğer uzak yerlere atananlar varsa ya görevlendirme ile bu zorluğu ortadan kaldırmaya çalışıyorlar ya da alıştıktan kısa süre sonra bir yolunu buluyorlar. Bu yollardan birisi sağlık raporu. Görev yerine gitmemek adına hastanelere giriş-çıkış işlemi yapanlar oluyor. Kendilerini başka bir birime sevk ettirenler var. Hastane giriş-çıkışı yaptırıp diğer güne rapor alanlar oluyor. Yol korkusu oluştu diye raporuna Anksiyete bozukluğu” yazdıranlar bile var.

Türkiye’de kolay rapor alınıyor, kolay rapor veriliyor. Herkes biliyor, bilmelidir, bu konu şüphe götürmez şekilde alenen ortadadır. Kimse de bir düzenleme getirmiyor ama acilen de getirilmelidir.

Türkiye’de şehirleşmenin çözülemeyen problemlerinden birisi kırsal kesimden göçlerdir. Kaliteli sağlık hizmeti, kaliteli eğitim, kaliteli sosyal hizmetler ve benzeri sağlanamayan yörelerde kimsesin çocuğunu tutmak istememesi gayet normaldir.

Çalışanı, kurum amiri, daha üst yöneticileri ve kanun yapıcılar bu şekilde bir sistemle kaliteli hizmet nasıl verilebilir, iyi irdelemeleri gerekiyor.

Bundan dolayı mutlaka çalışan memurlar kurumlarının bulunduğu yerlerde ikamet etmelidir. Bunu sağlarsak kurumlarımızın işlerliğine büyük katkı koyarız.

Loading

Previous BAŞSAVCI ABİKOĞLU YÜKSEKOKUL ÖĞRENCİLERİMİZLE BULUŞTU
Next SÜPER GIDALARA TALEP ARTIYOR