Tarım Arazilerinin Etki Kullanımına Yönelik Projeler Başlatılıyor


Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin sosyal medyadan yapmış olduğu bir paylaşım haberlere konu olurken bizlerin de dikkatini celbetmiş durumda. Bakanımızın paylaşımı Sayın Cumhurbaşkanımızın onayıyla diye başlıyor ve “81 ilimizde tarım arazilerinin etkin kullanımı ile bitkisel üretimin geliştirilmesine yönelik projeler başlatıyoruz.” deniliyor.

Yapılan açıklamanın detaylarına bakalım. Planlanan proje kapsamından belirlenen konularda Tarım ve Orman İl ve İlçe müdürlükleri aracılığıyla hazırlanan projelerin toplam bedelinin %75’i Bakanlıkça karşılanacak. Bu da hibe şeklinde olacak.

Peki, bu teşvikin amacı nedir? Paylaşımda bahsedilen konuları maddeler halinde aşağıda yazıyorum.

1- Proje ile boş bırakılan, atıl durumda bulunan veya nadasa bırakılan arazilerin, tarımsal üretime kazandırılması amaçlanıyor.

2- İklim değişikliğini dikkate alarak, uygun çeşitlerle hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkilerin üretiminin geliştirilmesi düşünülüyor.

3- İşlemeli tarıma uygun olmayan arazilerde, katma değeri yüksek bitki türlerinin üretiminin artırılması planlanıyor.

4- Hasat sonrası kayıpları azaltmak ve katma değeri artırmak amacıyla birincil üretim sonrası kurutma veya işleme tesislerinin artırılması düşünülüyor.

5- Doğal ekolojilerinde var olan bitki türlerinin aşılama, çeşit değişimi ve benzeri teknik uygulamalarla birim alandan elde edilen veriminin artırılması hedefleniyor.

Tarım ve Orman Bakanlığımızın ortaya koyduğu projenin hedefleri kulağa hoş geliyor. İstenilen hedeflere başarı ile ulaşılması, ülkemizin tarımsal üretimine büyük katkı koyacaktır. Birçok alanda üretim açıklarımız giderilecek, ihtiyaçlarımızdan fazlasını ihraç edebileceğiz.

Konunun romantik tarafından bakarsak ülkemiz dışındaki insanların beslenmesine katkı sunabileceğiz. Açlıkla yüz yüze kalanlara destek olabileceğiz. Dünya barışına katkı koyabileceğiz. İşin parasal boyutunda ise çiftçilerimizin geliri artacak, ülke ekonomisine tarımımızın koyduğu katkı katlanarak artacaktır.

Bir tarımcı olarak kesinlikle Bakanlığımızın hedeflere ulaşmasını canı gönülden istiyorum. Türkiye aşığı birisi olarak da elimden geldiğince katkı koymaya da hazırım.

Ancak yetkililerden gerçeklikten ayrılmadan bu hedeflere adım adım gitmeyi rica ediyorum. Kısa bir bakış açısıyla şu konuların önemli olduğunun altını çizmek isterim.

  • Üretim planlaması olmadan üretim yapmak yeni sorunları beraberinde getirecektir. Bakanımızın yapmış olduğu paylaşıma yapılan bir yorumda şunlar yazıyor ve sonuna kadar katılıyorum: İç tüketim ve ihracat oranlarına göre üretim planlaması yapılması harika olur. Akaryakıt, tohum, sulama ve gübre desteklerinin boşa gitmemesi için, üreticinin hasadını ne yapacağını düşünmemesi, pazar sıkıntısı çekmemesi lazım. Ürün tarladan kalktığında, ithalat ya da üretim fazlasından, maliyet altına düşmemeli. Ve tabi, üretim ile tezgaha gelene kadar ki “komisyoncuların” oyunlarına kontrol…
  • Girdi maliyetleri etkisi altındaki çiftçileri üretime yönlendirmek zor olacaktır. Her türlü girdi temini, dışa bağımlı girdi ve bu konudaki kontrolsüzlüklerin önüne geçilmelidir.
  • Sektörün kontrolü için, üreticilerin dertlerini daha yakından anlamak için ve tüketicileri mağdur etmemek için maliyet analizleri ve satışa kadar süreç kontrol edilmelidir.
  • Yapılacak projelerde devletimizin %75 desteği çok önemli. Ancak projelendirme sırasında birilerine proje yazdırma gibi bir maliyete ne gerek yok. Resmi ya da gayri resmi şekilde birileri proje bedelini arttırabilir. Kırsal kalkınma projeleri incelenirse görülecektir.
  • Tarım alanlarının satışı, özellikle yabancılara satışı konusunda önlem alınmalıdır. Bill Gates’in Trakya’dan aldığı topraklar gibi…
  • Çiftçiler bu projelere rağbet etmez ise lütfen köy ovaları şirketlere, özellikle yabancı şirketlerin kontrolüne sunulmamalıdır. Çiftçileri bir şekilde üretime çekebilmeliyiz.
  • Boşaltılan köylere asıl sahiplerinin geri dönüşü mutlaka sağlanmalıdır. Bu Türkiye’nin geleceği açısından önemlidir. Aksi halde dumanı tüten bir yörük evi ararız.

Konu tarım olunca yazacağımız çok konu var. Ancak bu haftalık ayrılan yer bu kadar. Son olarak çok çok önemli gördüğüm bir konuya işaret etmek isterim.

KEŞKE ÇİFTÇİLERİMİZİN BİRLİKTE HAREKET ETMESİNİ SAĞLAYACAK KURUM VEYA KURULUŞLARI OLSAYDI….

Loading

Previous Türkiyemizi Deprem Vurdu
Next Türkiye’nin İhracatına Batı Akdeniz’den Önemli Katkı