TARIMSAL ÜRETİMDE VERİMLİLİĞİ ARTIRMALIYIZ


Ülkemizde bazı bitki türlerinde hem alan hem de üretim bakımından azalmalar yaşanıyor. Bazı türlerde de artışlar mevcut. Yaşadığımız pandemi süreciyle gıdaya ulaşmanın önemi artmış durumda. Bol bol gıda krizlerinden bahsedilmesiyle de üretimin arttırılması hedefleniyor.

Ancak ülke olarak tarımsal üretimi artırmanın yanında, verimliliği de artırmamız gerekiyor. Örneğin; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2010 yılında yaklaşık toplam 81 milyon 34 bin dekar alanda 19 milyon 674 bin ton buğday üretilirken, bu rakamlar 2019 yılında 68 milyon 463 bin dekar alanda 19 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.

Buğdayda alan ve üretim azalması var. Aynı yıllar arasındaki verimliliği karşılaştırırsak, 2010 yılında dekara 243 kg olan verim, 2019 yılında 278 kg’a çıkmış. Birim alandan elde edilen verim az da olsa artıyor. Ancak hep söylenen 300 kg/dekar ortalama verimi hala artırabilmiş değiliz.

Tritikalede verimlilik 2010 yılında 347 kg iken 2019 yılında 336 kg’a gerilemiş durumda. Burada da azalma var. Buğdayda verimliliğin gelişmiş ülkelerde 600-800 kg/dekar civarında olduğunu biliyoruz.

TÜİK verilerine göre, bazı bitkilerdeki verim ve verimlilikte azalmaların yanında bazılarında da artışlar olduğunu görüyoruz. Sadece tahıllarda değil açıkta ve örtüaltı meyve sebze üretimlerinde de durum aynı. Starking elma üretiminde 2010 yılında ağaç başına 73 kg olan verimlilik, 2019 yılında 71 kg olmuş.

Birim alandan elde edilen verimliliği artırma konusunda yavaş ilerliyoruz. Bunun da sebepleri var. En büyük nedenlerinden birisi tam anlamıyla üretim planlamasının yapılamaması. Diğeri de kontrol edilemeyen girdi fiyatları. Tarım sektöründeki yeni yatırımların iyi yönlendirilememesi başka bir sebep. Bunları detaylandırarak sınıflandırmaya devam edebiliriz.

Üreticiler doğal olarak para kazanmak istiyorlar. Daha iyi gelir getireceğini düşündükleri ürüne yönelirlerken, bir planlama ile değil önceki üretim döneminde elde edilen gelirden yola çıkılıyor. Yatırımcılar son yıllardaki ivmeye göre hareket ederken gelecek 5-10 yılı ve hatta daha sonrasını göz ardı edebiliyorlar.

Serada silor hıyar üretiminden sağlanan gelir fazla olunca, sonraki üretim döneminde birçok üretici buna yöneliyor. Hal böyle olunca fiyatlar düşük seyrediyor. Fiyatlar düşünce maliyet riski ortaya çıkıyor ve bitkilere yeterince bakılmıyor. Bu da verimliliğin azalmasına neden olabiliyor. Bu örneği diğer önemli bitki türlerine de verebiliriz.

Üreticiler veya tarıma yeni girecek olan yatırımcılar, buğday gibi geniş alanlara ekilip elde edilen geliri az olan ürünleri üretmek istemiyorlar. Bu da gayet normal. Bir dekar alandan elde edilen buğday ile bir dekar sera alanından elde edilen gelir aynı değil.

Yani tarımsal üretimde topraktan sofraya kadar her aşamada verimlilik esas hedeflerden birisi olmalıdır. Bunun için:

-Tarım sektöründe yeni üretim kollarında girişimler olmalı ve desteklenmelidir.

-Bitki türlerinde ve kullanılan çeşitlerde yeni ve verimli olanlar tercih edilmelidir.

-Çeşitlilik sağlanmalıdır.

-Hastalık ve zararlılara dayanıklı çeşitler seçilmelidir.

-Ülkemiz ekolojisine uygun bitki türleri ve çeşitleri kullanılmalıdır.

-Üretimde modernizasyon şarttır.

-Tarımsal üretimde verimliliği artıracak teknoloji kullanımına geçilmelidir.

-Örtüaltı üretim alanlarında iyileştirmeler çok önemlidir. Özellikle seralar hemen yetiştiricilik tekniklerine uygun hale getirilmelidir.

-En uygun su miktarı ve sulama yöntemi seçilmelidir.

-İthal tarımsal girdiler hem kalite hem de fiyat açısından mutlaka kontrol altında tutulmalıdır.

-Tarımsal üretimde kendini yetiştirmiş ziraat mühendislerinden daha fazla yararlanılmalıdır.

-Tarımsal üretimde önemli olan üretici örgütlenmeleri, reçete yönetmeliği, danışmanlık sistemi gibi konularda eksiklikler giderilmelidir.

Loading

Previous TOHUMCULUK KAVRAMLARINI DOĞRU KULLANMALIYIZ
Next TARIM SİGORTASI ÜRETİCİNİN İMDADINA YETİŞİR